24 Ağustos 2009 Pazartesi

Dost, Beyle (Mi) Olur?

Bugün bir arkadaş hoş bir hikaye izletti. İzletti diyorum çünkü eğer adamlar, hikayeyi video haline getirmişler.

Şöyle ki;

Zeki bir adamla, zeka seviyesi orta seviyede (bundan sonra Orta Halli olarak geçecek) olan çok samimi iki arkadaş varmış.
Bir gün zeki arkadaşın başı sıkışmış ve orta halliye koşmuş yardım için. Orta halli olan hemen çıkarıp tüm parasını vermiş. Zeki olan işini halletmiş ve almış yürümüş...
Başka bir gün zeki olan, "Nişanlından çok hoşlanıyorum, ondan ayrılır mısın?" demiş orta halliye. Hikaye bu ya! Orta halli içi kan ağlayarak ama dostluklarını daha değerli bulduğu için ayrılmış nişanlısından. (Türkiye'de cinayet sebebi...)
Gel zaman git zaman bu kez orta hallinin başı sıkışmış, koşarak kankasına gitmiş ve kendisine bir iş vermesini istemiş. Zeki olan reddetmiş.
Orta halli üzüntü ve yıkım içinde eve dönmüş. Birgün yolda yaşlı bir amca ile karşılaşmış. Adam çok hasta ve ilaç alacak parası yokmuş. Orta halli eve almış bunu, ilaçlarını almış, ilgilenmiş ve adamı göndermiş. Bir zaman sonra amcanın öldüğü haberi gelmiş ama o da ne? Adam meğer epey zenginmiş ve tüm malvarlığını bizim orta halliye bırakmış. (Ak sakallı?!!)
Parayı bulan orta halli, kırgın olduğu zeki arkadaşın yakınlarında lüks bir ev satın almış. Bir gün kapısını yaşlı bir dilenci kadın çalmış. Çok aç olduğunu söylemiş. İyilik timsali orta halli, kadını eve almış, yedirmiş giydirmiş. Hatta koca evde yalnız olduğundan dem vurup kadını evde kalıp, ev işlerini yapmaya ikna etmiş.
Bir zaman sonra kadın, orta hallinin artık evlenmesi gerektiğini söylemiş. Orta halli aşk meşk işlerinde beceriksiz olduğunu, nasıl iletişim kuracağını bilemediğini hafif bir asosyallik mevzu bahis olduğunu anlatmış kadına. Kadında bunun üzerine "Ben ne güne duruyorum, hemen bir kız ayarlarım sana..." demiş. Böylece orta halli, kadının ayarladığı kızla takılmaya başlamış. Aşık olup evlenmeye karar vermişler.
Düğün davetiyeleri yollanırken, bizimkinin aklına zeki arkadaşı gelmiş. Ne kadar kırgın olsa da ona da bir davetiye yollamış. Eleman düğüne gelmiş.
Düğün sırasında orta halli mikrofonu eline almış, başlamış konuşmaya...
"Bir zamanlar çok samimi bir arkadaşım vardı, başı sıkışınca ona tüm paramı verdim. Nişanlıma aşık oldu, onun hatrına hatundan ayrıldım. Fakat benim başım sıkışınca bir iş bile vermedi... Ama yine de ona kızgın değilim çünkü biz gerçek arkadaşız..." demiş.
Cevap hakkı doğan zeki arkadaş kürsüye çıkmış...
"Bir zamanlar benim de çok samimi bir arkadaşım vardı, başım sıkışınca onda para istedim, hepsini verdi. Nişanlısını istedim, benim için ayrıldı ama aslında bunun sebebi, nişanlısının onu aldatıyor oluşuydu. Arkadaşıma layık bir kız değildi. Ve onu bu şekilde kurtarmak istedim.
Bir gün arkadaşım kapıma geldi iş istedi, vermedim. Çünkü en yakın dostumun emrimde çalışmasına gönlüm razı olmadı.
Birgün yolda yaşlı bir adamla karşılaştı, o adam babamdı. Ölmek üzere olan babam. Babamın mal varlığını arkadaşıma bağışlamasını ben istedim. Sonra bir gün kapısına yaşlı bir dilenci kadın geldi. O benim annemdi. Arkadaşım çok yalnızdı ve yardıma ihtiyacı vardı. Annemin ona yardım etmesini ben istedim. Böylece hayatı daha kolay geçebilecekti. Ve arkadaşım bugün evleniyor, evleneceği kişi benim kızkardeşim. İşte bizim dostluğumuz böyle..."

Ya ya! İşte böyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder